TARIK BERDAN KÖROĞLU
Edebiyat ve Dil Anlatım
En iyi kitap analizleri, birbirinden güncel haberler ve anketler blogumuzda bulunmaktadır.
Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
5 Haziran 2014 Perşembe
Uzaylıların Ziyareti
İYİ POLİS KÖTÜ POLİS
İSİM TAMLAMALARI:
-İş görüşmesi
-Binanın girişi
-Güvenlikçinin adı
-Sizin randevunuz
-Aynı şirketin
mülakatı
-Kuaför çırakları
-Kariyer yönlendirme grubun semineri
-Seminerin amacı
-Şirketin önü
-Demir parmaklıklar
-Kalaycı çırağı
OLAY:
Mahmut ve
Engin seminere giderler. Engin dinlerken Mahmut başka şeylerle uğraşır.
Kürsüdeki bayan mülakatlarla ilgili bilgilendirme yapıyordur. İş görüşmesine
giderler. Engin detaylara önem verir. Seminerdeki bayanın dediği gibi
mülakattaki adamlardan biri iyi biri kötü polis rolündedir. Engin seminerdeki
kadının dedikleri uygular ve sakin kalmaya çalışır. Engin’in mülakatı iki saat
sürerken Mahmut yarım saat sonra çıkar. Mahmut kötü polis rolündeki adamın baskısına
dayanamayıp mülakatı terk etmiştir.
YER:
Konferans salonu ve şirket
ZAMAN:
Mezun olmalarına iki ay kala
OLAY ÖRGÜSÜ:
-Seminer verilir.
-Mülakata giderler.
-Engin mülakata girer. Ardından da Mahmut girer.
-Mahmut sinirlerine hakim olamayıp mülakatı terk eder.
KONU:
Öz kontrol
ANA DÜŞÜNCE:
Sinirlerimize hakim olamalıyız.
Çağlasu
GÜNEŞ
Tarık Berdan
KÖROĞLU
Sakız Okula Başlıyor
Sakız
arkadaşları Tito ve Bilo ile oyun oynuyordu. Üç arkadaş beraber futbol
oynuyorlardı. Oldukça neşeliydiler. İçlerinde en iyisi Tito'idi. Daha sonra
Sakız'ın annesi Bayan Akgül çocukları yemeğe çağırdı. Bayan Akgül harika bir
yemek hazırlamıştı. Çocuklar yemeklerini bitirdikten sonra Tito ve Bilo'nun
anneleri geldi. Ve vedalaştılar. Çünkü yarın büyük gündü.
Arkadaşları gittikten sonra Sakız ve
Bayan Akgül alışverişe gittiler.Anne,
oğul beraber kırtasiyeye gittiler. Sakız burayı çok ilginç buldu çünkü daha
önce böyle bir yere hiç gelmemişti. Kırtasiyeden kalem, defter, kalemtıraş ve
çanta aldılar. Sakız çantasını çok beğendi. Akşam çantasını hazırlayıp uyudu.
Ertesi gün
Bayan Akgül ve Sakız okula gittiler. Bayan Akgül, Sakız'ı Bay Güleç'e teslim
etti. Ancak annesinin gittiğini görünce Sakız ağlamaya başladı. Bay Güleç
Sakız'a ağlamamasını, burada çok eğleneceğini söyledi ve birlikte annesine veda
ettiler. Bay Güleç Sakız'ı arkadaşlarıyla tanıştırdı ve onu Toto'nun yanına
oturttu. Toto Sakız'a okulun içindekileri ve neler yapıldığını anlattı.
Ardından Bay Güleç çocuklara okulu gezdirmeye başladı. Önce laboratuarı
gördüler. Çocuklar laboratuarı çok beğendiler. Özellikle mikroskop adı verilen
alet Sakız'ı çok etkiledi. Bu alet çok küçük şeyleri büyük miktarlarda büyütüp
onları gözlemleyebilmemizi sağlayan bir alettir. Sakız bu aletten çok hoşlandı.
Daha sonra Bay Güleç çocukları okul kantinine götürdü. Ve çocuklara buradan
yiyecek veya içecek bir şeyler alabilecekleri söyledi. Sakız buradan babası Bay
Ortanca'nın verdiği harçlık ile meyve suyu satın aldı. Kantindeki amca da ona
para üstünü verdi
Ondan sonra Bay Güleç çocukları
yemekhaneye götürdü orada çocuklara yemek yedirdiler. Sakız yemeği çok beğendi.
Son olarak Bay Güleç çocukları oyun odası adı verilen bir odaya götürdü. Bu
odada çeşit çeşit oyuncaklar ve çeşit çeşit oyunlar vardı. Bu odada çocuklar
için bir oyun parkı bile vardı. Oyun parkında salıncaklar ve kaydıraklar vardı.
Daha sonra Sakız teneffüste otururken siyah saçlı bir çocuk ona yaklaştı ve
adının Bulut olduğunu söyledi. Bulut'un da Sakız gibi hiç arkadaşı yoktu. İkisi
birlikte oyun oynamaya başladılar ve yakın arkadaş oldular. İkisi birlikte
salıncakta sallanıp kaydıraktan kaydılar. Daha sonrada birlikte oyuncakların
bulunduğu yere gittiler ve orada çeşit çeşit oyuncaklarla oynadılar. O günden
sonra ikili çok yakın arkadaşlar oldular. Akşama doğru Bayan Akgül geldiği
zaman Sakız okuldan ayrılmak istemiyordu. Ama Bay Güleç ona bundan sonra her
gün buraya gelebileceğini söylediği zaman çok mutlu oldu.
TARIK BERDAN KÖROĞLU
Haz FTA-2000
Metin Altıok (1940-1993)
İzmir'de doğdu. DTCF Felsefe Bölümü mezunudur.
Memurluk ve öğretmenlik yaptı. 2 Temmuz 1993 günü Sivas Madımak Oteli'nde yakılan
aydınlarımızdan biriydi. O bir şiir serüveninin kahramanı olarak şiir
sevenlerin gönlünde şimdi.
Ataol Behramoğlu, Büyük Türk Şiiri
Antolojisi'nde şairin şiirini anlatıyor: ``M.Altıok'u şiirleri 70'li yıllarda
yayınlanmasına karşın, şiirlerinin kaynakları bakımından 60'lı yılların geç
ürün veren bir şairi olarak nitelemek gerekir..... Bu kuşağın en romantik,
duygucu şairleri arasında. Dili yalın. Benzetme yapmayı, anlaşılması güç
olmayan simgeleri kurmayı seviyor.''
Metin Altıok 'Şiirin İlk Atlası' kitabında
şiiri şöyle tanımlıyor: ``Şiir bilgisinin en önemli özelliği bu bilginin genel
bir bilgi olmamasıdır. Çünkü şiir devingen ve değişken, her seferinde tek ve özgün
olan çok özel bir varoluş biçimine sahiptir. Bu özellik başka şairlerin
şiirleri için olduğu kadar aynı şairin şiirleri için de geçerlidir. Şiirle her
karşılaşmamız bir öncekinden farklı, yeni bir karşılaşmadır.''
Şiirleri
MEKİK
Şimdi aşk
kaçmış bir ilmektir gövdenin örgüsünde,
Uykusuz bir gecenin çitlerine takılan.
Sökülür durmadan uzayan ipliğiyle,
Sarılır mekiğine sabahın
Ürkek bir güvercin halinde.
Ve sen eksildikçe o güvercin tamlanır,
Kanatlanır böylece köpüren özlemiyle.
Uçar gider geçmiş bir günün ardından,
Bir tüy kalır geriye senin bittiğin yerde.
SİS
Özenle boyadım ipliğini sevginin,
Gidip de bulamamanın incinmiş rengine.
Sisi gümüş bir rüzgârla tepelerden eğirdim,
Dokudum yalnızlığın bu serin kumaşını,
Sesime ayrılıklardan bir gömlek diktim.
Ölümü tastamam ezberledim de geldim,
Dilimde bu buruk türkü tadıyla
Bilmem ki buradan nereye giderim.
Sonunda kendime bir top yangın edindim,
Soluğumla besledim dudağımın ucunda.
Ömrümün külüydü savrulan hep ardımda,
Örterek yavaş yavaş bıraktığım izleri
Yanmış bir günün sürüklenen kanatlarıyla.
Koştum, durmadan koştum o küçük yangınımla,
Adımın çaresiz kıyılarında kendi göğümü
bulmaya.
SARIL BANA
Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ
Sevgiler bekliyor sürekli senden.
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken,
Var olan aşınıyor azar azar zamanla.
Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.
Anılarım kar topluyor inceden,
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
Ama yine de unutuş değil bu,
Sızlatıyor sensizliği tersine.
Senin kim olduğunu bile bilmezken.
Sevgiden caydığım yerde darıl bana.
BEN ŞİMDİ BİRAZ
Ben şimdi biraz da
Senin için görüyorum;
Gökyüzünün parlak,
Bakış seken mavisini.
Ben şimdi biraz da
Senin için duyuyorum;
Gecenin o sarsak,
Yokuş çıkan ezgisini.
Ben şimdi kanayarak
Senin için yaşıyorum;
Sazan derisi gibi
Günlerimi külle soyarak.
Tarık Berdan Köroğlu
Otobiyografik Şiir
DÜŞÜNDÜM
‘’Karşı komşunun çocuğunun daha mı çok oyuncağı var’’ diye
düşündüm,
5 yaşında.
‘’Okul
eğlenceliymiş’’ diye düşündüm,
7 yaşında.
‘’Ben ne
zaman büyüyeceğim’’ diye düşündüm,
9 yaşında.
‘’Ders
çalışmasam’’ diye düşündüm,
11 yaşında.
‘’Lisede annemlerden
ayrılacak mıyım’’ diye düşündüm,
13 yaşında.
‘’Sınavın
bir önemi yok’’ diye düşündüm,
14 yaşında.
‘’Yetişkin
olmak zor mu,acaba?’’ diye düşünüyorum şu anda.
Koray TEKİN
Hz A
SİNEKLERİN TANRISI SORULAR
SİNEKLERİN TANRISI SORULAR
1) Çocuklar neden bölünmler oluşmadan önce Ralph’ın söylediklerini dinliyorlar?
Cevap: Ralph’ın elinde tuttuğu ve çok yüksen ses çıkarabilme yeteneği olan deniz kabuğundan çok etkilenen çocuklar bu deniz kabuğuyla adaya düşmeden önce sözlerini dinlemek zorunda oldukları büyükler ile bir ilişki kuruyorlar.
2)Jack ile Ralph ilk olarak neden kavga etmişlerdir?
Cevap: Ralph ilk olarak barınak gibi temel ihtiyaçların giderilmesini istiyordu. Ancak Jack özgürlüğün tadına varıp bu sarhoşluk ile gerçekçi düşünemiyordu. Aralarındaki ilk kavga Ralph’ın barınak için iş gücüne ihtiyacı varken Jack’in ava çıkması sonucu olmuştur.
3)Kitabın adında da geçen sineklerin tanrısı nedir/kimdir?
Domuz kafasıdır.
4)Çocukları kim kurtarmıştır?
Gemi ile gelen askerler kurtarmıştır.
5)Domuzcuk nasıl öldürülmüştür?
İletişim kurmaya çalışırken uçurumdan atılan bir taşın kafasına çarpması sonucunda ölmüştür.
1) Çocuklar neden bölünmler oluşmadan önce Ralph’ın söylediklerini dinliyorlar?
Cevap: Ralph’ın elinde tuttuğu ve çok yüksen ses çıkarabilme yeteneği olan deniz kabuğundan çok etkilenen çocuklar bu deniz kabuğuyla adaya düşmeden önce sözlerini dinlemek zorunda oldukları büyükler ile bir ilişki kuruyorlar.
2)Jack ile Ralph ilk olarak neden kavga etmişlerdir?
Cevap: Ralph ilk olarak barınak gibi temel ihtiyaçların giderilmesini istiyordu. Ancak Jack özgürlüğün tadına varıp bu sarhoşluk ile gerçekçi düşünemiyordu. Aralarındaki ilk kavga Ralph’ın barınak için iş gücüne ihtiyacı varken Jack’in ava çıkması sonucu olmuştur.
3)Kitabın adında da geçen sineklerin tanrısı nedir/kimdir?
Domuz kafasıdır.
4)Çocukları kim kurtarmıştır?
Gemi ile gelen askerler kurtarmıştır.
5)Domuzcuk nasıl öldürülmüştür?
İletişim kurmaya çalışırken uçurumdan atılan bir taşın kafasına çarpması sonucunda ölmüştür.
3 Haziran 2014 Salı
Indıla derniere danse
Öğretici Metin
Fransızca olan bu şarkı yirmili yaşlarında
olan genç şarkıcı İndila tarafından söylenmektedir. Şarkı yavaş bir tempoyla
başlayıp zamanla temposunu yükseltmekte ve sonra tekrar düşürmektedir. Şarkıda
danse kelimesinin geçmesinden anlaşıldığı kadarıyla şarkının dans etmekle
ilgisi vardır. Şarkının klibinde başlangıçta arka planda çiçek tutan bir kızın
görülmesinden şarkıda kızın kendisini veya diğer bir genç kızı anlattığı
düşünülebilir.
Sanatsal Metin
Şarkıyı söyleyen genç kız şarkı
boyunca sesinin güzelliği ve pürüzsüzlüğüyle dinleyenleri büyülemekte ve
kendisine hayran bırakmaktadır. Şarkı başlangıçta duygusal bir şekilde
başlamaktadır. Zamanın geçmesi ve temponun yükselmesi ile şarkıdaki duygular
baştaki duyguların zıttına yönelmektedir. Bu yüzden şarkının nakarat ve diğer
bazı bölümlerinde duygusallık dağılmakta, onun yerine sevinç ve mutluluk ortaya
çıkmaktadır. Şarkının klibinde arka planda gözüken güzel genç kız hüzünlü
durmaktadır. Bu da şarkının bir ayrılık şarkısı olduğunun göstermekte
Berkin Erdem
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)